Pandemi sonrası birbirimizden çok uzaklaştığımızdan mıdır nedir ilişklerimizi derinleştiremiyoruz. Özellikle son zamanlarda bunu daha hissedilir şekilde yaşadığımız bir dönemdeyiz. Sohbetlerimiz ‘‘Small Talking’’ çerçevesi dışında ilerleyemiyor. Gelin bugün bunu biraz düşünelim.
İster arkadaşlık ilişkisi ister aile ilişkisi isterse de duygusal ilişkilere yeterince zaman ayırmayı tercih etmekten kaçınıyoruz. Bir araya gelip telefonda ‘‘Shorts-Reels’’ kaydıran gençleri gördükçe iyice garibime gitmeye başladı. Peki neden iletişim kuramıyoruz? Konuşacak bir şeyimiz olmadığından kaynaklandığını düşünmüyorum. Sanıyorum ki azalan dikkat süreleri bizi bu noktaya getirdi. Bir konuşmayı derinleştirmenin tek yolu şuan ile ancak karşısındaki ile bir bağ kurma yolundan geçiyor. Ekranlara bağlı kalan gözler gerçekliğe kafalarını kaldırıp bakmıyorlar. Gerçeklikleri aslında karşısında. Onunla belki bir anısını bir hikayesini anlatarak bağ kurabilecekken ekran ile bağ kurmak daha kolay olduğundan kaydırmaya devam ediyorlar.
Ekranlardan kafamızı kaldırıp birbirimize bakıp ilişkilerimizi derinleştirmek için neden çaba sarf etmiyoruz? Buna bir cevap vermek her bir bireyin kendisinin cevap vermesi gereken önemli bir soru. Benim fikrimce birbirimizi merak edecek kadar bir gizli anımız kalmadı. Herkes herşeyi sosyal medyadan an ve an paylaşıyor. Bir araya geldiklerinde de artık konuşacak bir şey kalmıyor. Gizli merak uyandıran bir yanımız artık malesef yok oldu. Ben sosyal medya hesaplarımın tamamını 3 yıl önce kapatma kararı tam da bu sebeple almıştım. Mutlu muyum? Mutluyum diyebilirim. Sosyal medyada takipleşiyoruz diye arkadaşlıklar kurmuyorum. Kimsenin nereye gittiği ve ne yiyip içtiği artık benim hayatımda yer kaplamıyor. İnsanları sosyal medyaya koyduğu fotoğraflara göre çerçeveleyip zihnimde bir yere koymuyorum.
Derinleşmeyen ilişkilerin sebepleri ile birlikte bir resmini çizdiğimize göre bir noktada bir çözüm önerim var mı? Açıkçası bir arkadaşlık kurmak ve ilişkiyi derinleştirmek için zaman ayırmak gerekir. İlişkilerde emek verildikçe derinleşir. Hatta bazı evlilikler ilişkilere verilmiş emekten ve o ilişkiyi bitirmenin fırsat maliyetinden dolayı bitirilemez bile.Bütün ilişkilerin en temelinde öncelikle birinci sırada güven vardır. Kimseye aşırı ön yargılı olmamakta fayda var. Güvenden sonra insanlara karşı cömert olmak da ilişkileri güçlendirir. Karşılık beklemeden yapılan her davranış bireyin kendisi için yaptığı şeyler olmalıdır. Başkaları için değil. İlişkileri geliştiren en önemli şeylerden biri de sohbetin kalitesidir. Birisine hiç ‘‘Gerçeklik hakkında ne düşünüyorsun?’’ diye bir soru sormayı denediniz mi? Yada biraz daha derinleşmiş herhangi bir ilişkiyi daha da kuvvetli hale getirmek için ‘‘ Bugün bir anda aklıma geldin. Senin için yapabileceğim bir şey var mı?’’ sorusunu sormayı deneyebilirsiniz. Bu tip sorulara her ilişkiyi derinleştirip daha iyi bir noktaya getirecektir.
Buraya kadar okuduğunuz için öncelikle size bir teşekkürü borç bilirim. Yukarıda belki biraz dert yandığım belkide biraz eleştirdiğim derinleşmeyen ilişkiler hakkında biraz konuşmak istedim sizinle. Her birimizin birbirimize ihtiyacı var. Hele ki içinde yaşadığımız dönem ülke ve dünya iyice yalnızlaştığımız bir dönemden geçiyor. Çok klişe olacağını düşünüyorum ama çok içimden geldiği için bu alıntıyı yapıyorum. Bertolt Brecht’den bir alıntı ile yazımı bitiriyorum. ‘‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber,ya hiç birimiz.’’
Sevgiler.
Selim.
Çünkü yıllardır dayatılan bireyselleşme, kendini geliştirme derken kolektif bir yapı merkezinden bireysel yapı merkezine geçiş, ilişkileri de derinden sarstı. Aynı oranda değişim, dönüşüm geçirmek istemeyen, konfor alanından çıkmak istemeyen bireyler ile gelişime açık bireyler arasında da uçurumlar oluştu. Hızlı tüketme alışkanlığı da eklenince, materyalist tüketime ek duygusal ve ruhsal olarak da tüketim nesnesi haline dönüştü insanlar. Çaba harcamak vakit kaybı gibi algılanmaya başladı. Bu algı kalıplarını yıkmak kısa vadede zor gibi görüyorum zira ekonomik nedenlerin de oluşturduğu kaygı durumu ne kadar inkar edilse de ilişkiler de bile merkezde olmaya başladı. Topyekün bir manipülasyona uğradığımızı düşünüyorum. Farkında olalım ya da olmayalım, sistem, insanları yalnızlaştırıyor çünki yalnız insanları manipüle etmek, belirli yöne çekmek daha kolaydır. Kapitalist sistemin ürünleri artık bizleriz. Duygularımız, ilişkilerimiz ve ilişkilerimize yönelik tercihlerimiz.
Çok güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. Bana kalırsa da artık herşeye çabuk ulaşabiliyor, hızlı tüketiyor ve hızla uzaklaşabiliyoruz. Duygusal ilişkilerin neredeyse çoğu sevgi, saygı değil çıkar üzerine kuruluyor. Kurulan tüm bağlar pamuk ipliğine bağlı. Bu yüzdendirki bende çocukluk arkadaşlarımın yeri çok farklıdır. Geçmiş zamanda kurduğum ilişkilerin daha organik ve güvenilir olduğunu düşünüyorum.