Bir Pazar günü geldi ve Büşra ile beraber yeni fikirle sizinle bir araya geldik. Ankara ufak ufak serinlemeye başladı. Yağmur sıcaklarının sancıları geçmesiyle birlikte geceleri üşüten bir çöl iklimi havası var şuan Ankara’da. Büşra Van’dan yazdığına göre muhtemelen orada biraz daha serin 24 derece görünüyor. Dilara’nın bir toplantıda fikir tohumlarını ektiği Sirius Yıldızı’ndan kendimize bakış düşüncesi zihnimizde meyve vermeye başlaması ile birlikte sizinle bu konu üzerine konuşmak sohbet etmek istiyoruz. Umarım keyif alır bizimle bu konu ile düşünmeye ve sohbet etmeye katılırsınız. Şimdi koltuklarınızı dik konuma getirin ve kemerlerinizi bağlayın kahvenizi bitki çayınızı alın gelin başlıyoruz. Önce sözü Büşra’ya bırakıyorum.
Büşra’nın gözünden Sirius Yıldızı’ndan Kendimize Bakış
Herkese merhaba. Selim'le yine güzel bir konuda birlikteyiz. Bu haftanın konusu epey ilgi çekici oldu benim için umarım üstesinden gelebilirim. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Başlayalım :)
Dünyanın merkezi sizce neresidir? Bir coğrafya sorusu ya da jeolojik cevabı olan bir soru değil aslında bu. Biraz daha felsefik ya da bilemiyorum mecaz anlamda bir sorgulama. Bana sorarsanız dünyanın merkezi biziz, yani kendimiz. Çünkü her durum bizden, kendimizden başlar. Bir olay olur ilkin kendimizi yoklarız. Kendi içimize döneriz. Kırıldığımız bir söz, beklediğimiz bir mesajın gelmemesi, ertelenmiş bir plan, geçmeyen bir huzursuzluk, istekler, hırslar ve daha bir sürü şey... O an içinde yaşıyoruz ve başka bir şey düşünemiyoruz çünkü tüm odağımız orada. Kendi gündelik hayatımızda yaşadığımız her şey çok büyük geliyor. Tüm bu deneyimler elbette önemli çünkü insanın kendi deneyimi küçümsenemez ama bu deneyimlerin evrendeki karşılığı kendi evrenimiz -ya da dünyamız adını her ne koyuyorsanız- düşündüğümüz kadar büyük değil. Aslında mesele kendi evrenimizden çıkmak. Bunu yapabildiğimiz noktada rahatlayacağımızı düşünüyorum. Çünkü o merkez gerçeklikten çok duyguların büyüttüğü bir şey. Bütünün içinde sadece bir iziz. Belki evrende bir iz, küçük bir detay olduğumuz fikri iyi hissettirmeyebilir ama bir taraftan büyük olmadığımızı bilmek hırslarımızdan, yüklerimizden bizi arındırmıyor mu?
Merkezde kalmak dünyayı yalnızca oradan ibaret sanmak gibi bir yanılsama da yaratıyor. Bir adım geriye gitmek birçok şeyi değiştirir. Çünkü yakından bakınca büyük görünen şeylerden uzaklaştıkça şekli, boyutu değişecektir; benim gibi miyop ve astigmatınız varsa belki silikleşecektir. :) Belki o zaman daha net görebileceğiz aslında. Hayat o kadar karmaşık, çözülmesi zor bir denklem değil ve hiçbir dert düşündüğümüz kadar dert değil.
Sevgiler.
Selim’in Gözünden Sirius Yıldızı’ndan Kendimize Bakış
Sirius Yıldızları’ndan bahsetmek istiyorum. Bir diğer adı Şira. Mitolojik anlamda insanlık tarihinde önemli ve ikili bir yıldız sisteminde Sirius A Sirius B birisi küçük birisi büyük iki yoldaş yıldız. 8.2 ışık yılı uzaklıkta. Görselde paylaştığım gibi onun gözünden Carl Sagan’ın da dediği küçük soluk mavi nokta olarak görünüyoruz. Bütündeki yerimizin tanımı tam da bu. Küçük soluk mavi noktanın içindeki benliklerimizin bütünün içindeki yerini bu perspektifden beraber düşünelim.
“Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan bir farkı yok. Hem anılar hemde onların nesnesi. Herşeyi unutmuş olacağın günler kapıda, herşeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın.” -Marcus Aurelius
Birey çağdaş toplumda geleneksel toplumda olduğundan daha fazla bir benlik ve kendilik algısını geliştiriyor. Kendi ile o kadar fazla haşır neşir oluyor ki bütünün içindeki yerinin çok anlamsız olduğunu bazen unutuyor. Ego yani benlik düşüncesi kuvvetlendikçe aslında birey kalabalık yalnızlık diye tabir edilen bir yaşam şeklini yaşamaya itiliyor. Sosyal medyada kalabalık diye zannettiği bir dünyanın içinde benliği üzerinden yalnızlaşıyor. Ve sonunda varoluşlar krizler yaşamaya başlıyor. Geleneksel toplumlar teknolojik gelişmeler ile birlikte çağdaşlaşıyım derken yalnızlaşıyorlar. Bu yalnızlaşmalar sonucu ne kadar kalabalık bir yalnızlık yaşadığımızı fark etmemizle birlikte bir şeye tutunma ihtiyacı arıyoruz. Bu konuyu önümüzdeki hafta detaylıca işleyeceğiz gibi duruyor.
Sirius Yıldız sisteminden dünyamıza baktığımızda bütündeki yerimizin önemsizliğini fark etmeye başladığımızda belki biraz değersizlik hissi yaşayabiliriz. Fakat değersiz hissetmek yerine bir sürü kendi yarattığımız krizlerden dolayı ne kadar gereksiz yere dertler edindiğimizi de fark edebiliriz. Bütünden kendi benliğimize olan yolculuğa çıktığımızda bir arada kalma becerimizin ne kadar önemli olduğunu da görebiliriz. Evrenin çok küçük bir parçası olsakta ancak bütüne ait iken anlamlıyız. Mikro ölçekte atom altı parçaçıkların bir arada anlamlı olması gibi bir öneme sahibiz. Evren atom altı düzeyde ve toplum birey ölçeğinde benzer çalışıyor. Bunu fark edip kozmik ölçekte gerçeklik ile bağımızı kuvvetlendirmek için bir arada durmaya gayret etmemiz gerekmekte. Hepimiz birimiz için. Sende gel elini uzat bize yorumlarda ve Serbest Kürsü sohbet odasında buluşalım.
Sevgiler.
Büşra & Selim
💫✍🏻